Hollywood sinemasında yapımcılar, eğer ki sonucunda iyi bir şey olduğunu görüyorlarsa filmler için devasa bütçeler ayırmayı ihmal etmiyorlar. Tabii bazen bu öngörülerin arkası gelmiyor ve filmler batma yoluna doğru ilerleyebiliyor. Eski tarihlerde, bütçe ayırma konusunun şimdikinden çok daha zor olduğunu söyleyebiliriz. Sinema sektörü gittikçe endüstriyel üretim haline geldi ve formüller oluşturularak kar hesabının yapıldığı bir sektör oldu. En başından beri belirli formüller vardı; ancak bu kadar yaygın bir şekilde kullanıldığı söylenemezdi. Şimdi hep birlikte sinema tarihinin en pahalıya patlayan setlerine sahip filmlerine göz atalım...
James Cameron imzalı Titanic, yediden yetmişe izlemeyenin kalmadığı bir film olarak tarihe geçti. Filmin bir gemide geçiyor olması da prodüksiyon bütçesini oldukça artırmıştı. Üstelik Cameron, geminin gerçekçi olması için birebir kopyasını yaptırmıştı. Bu nedenle de bütçe tam 200 milyon dolara çıkmıştı. Yalnızca 20 milyon doları bile Meksika'daki stüdyo harcamalarına gitmişti.
Matrix serisinin ikinci filmi The Matrix Reloaded'da Neo'nun gerçek dünyaya geçişi ve CGI'dan uzaklaşmamız bütçenin devasa bir hale gelmesine neden olmuştu. Örneğin araçlarla yapılan ilginç bir kovalama sahnesi bulunuyordu. Bu tür sahneler çekilirken de onlarca araç harcandı. General Motors'un 100 araç bağışladığı biliniyor. Ancak bu bile yeterli olmamış. Ayrıca CGI olabileceği düşünülen sahnelerde dublörler kullanılmış. Bu da ekstra bir emeğe tekabül ediyor. Film için yaklaşık olarak 150 milyon dolarlık bir bütçe ayrılmış.
Waterworld
Kevin Reynolds yönetmenliğindeki Kevin Costner başrollü Waterworld, tamı tamı 175 milyon dolara çekildi. Nedeni ise filmin distopik bir dünyada geçiyor olmasıydı. İklim değişikliği vs. derken, insanlık kendini suların üzerinde yaşarken buluyordu. Çünkü ayak basacak kara parçası yoktu. Bu düşünceyi hayata geçirmek, çok fazla paraya mal olmuştu. Film, Mad Max'i suyun üzerinde izlemeye benziyordu. Hawaii'nin kıyı bölgelerinde çekilen Waterworld'ün seti, fırtınaların ardından her seferinde yeniden düzeltilmek zorundaydı. Bu da bütçeyi artırdıkça artırdı.
Barbra Streisand bir dönemin en çok yıldızı parlayan oyuncularından biriydi. Hem sempatik ve doğal hem de güzel olması onu paha biçilmez yapıyordu. Hello Dolly, oyuncunun en iyi filmlerinden biri. Filmin her ayrıntısı neredeyse bir tabloya benziyor. 1800'lü yılların Yonkers tasarımlarının yeni baştan yaratılması da cabası. Örneğin Harmonia Gardens yeniden tasarlanıyor ve hayata geçiriliyor. Yalnızca bu bahçeler bile stüdyoya 2 milyon dolara, günümüz parasıyla ise 14 milyon dolara mal oluyor. New York, Garrison'daki caddenin sete kurulması vs. derken filmin toplam bütçesi 25 milyon dolara ulaşıyor. Günümüze uyarlandığında bu miktar da bir hayli yüksek bir meblaya denk geliyor.
Elizabeth Taylor en meşhur filmlerinden biri olan Cleopatra'nın başlardaki bütçesi aslında 5 milyon dolar. Ancak bugüne uyarlandığında 33 milyon dolar gibi bir miktar ortaya çıkıyor. Film çekilirken bütçe tam 44 milyon dolara yükseliyor. Bunun da şimdiki karşılığı 364 milyon dolar oluyor. İskenderiye'yi İngiltere'nin kırsal kesimine inşa etme aşaması yaklaşık olarak 600 bin dolara mal oluyor. Birebir taklit etme aşaması ise bütçeyi 7 milyon dolara çıkarıyor. İngiltere ve İskenderiye ikliminin uygun olmaması, bitki örtüsünün farklı olması derken bütçe yükseldikçe yükseliyor. Filmin prodüksiyonunun İtalya'ya transfer edilmesi 1.5 milyon dolar daha ekliyor. Sonuç olarak Cleopatra pahalıya patlıyor.
Bu kez sessiz bir film yüksek bütçeli filmlerin arasındaki yerini alıyor. 1926 yapımı The General, Buster Keaton'ın imzasını taşıyor ve kullanılan tekniklerle günümüzde de konuşulmaya, örnek alınmaya devam ediliyor. The General'ın neden bu kadar pahalı olduğu konusuna gelirsek, tabii ki patlama sahneleri yüzünden olduğunu söyleyebiliriz. Ana karakter olan General bir insan değil; bir tren. Buster Keaton ise bu trenle ilişiği olan bir askeri canlandırıyor. Bir buharlı lokomotifin yanı sıra inşa edilmesi gereken bir köprü vardı. Ardından tabii bu köprü patlatılacaktı. Yalnızca bu patlama sahnesi bile 6 milyon dolara çekildi. Bugünün para değerleriyle kat kat yüksek bir rakama denk geliyor.